Mehmet Ali Abakay Yazdı: Pazar Yazısı… İki Gül ve Bir Bal Arısı

İki Gül ve Bir Bal Arısı

Yazı yazmaktansa fotoğraf önemli.

Hafta sonunda gül kokusu ruhunuzu yunsun, nimet bildiğimiz arının her gülden ve çiçekten topladığı rayiha dolu öz/ bal iftarda tadımlığa dönüşsün, Efendim.

Bilmekteyiz ki gül, geleneğimizde önemli yer tutar.

Ne şerbeti kaldı bu gün ne insana rehavet ve sükûnet veren kokusu.

Yapma güller ki plastikten yapılır, ustası aferin bekler.

Bal ki ne gülden ne çiçekten eser taşır…

Şeker olmasına da razı gönül…

Hepsi mısır şurubu…

Çok kazanma hırsını ruhuna zırh bilmiş olan anlayış , dünyayı gittikçe kirletiyor, mülevves hareketleriyle.

Bize düşen doğruyu ifade etmek.

Elimizle düzeltemiyoruz.

Dilimizle uyarmak güç.

Kalbimizle buğzediyoruz, kötülükleri gördükçe.

Hardal danesine bakıp ürküyoruz, doğrusu.

Televizyonlardaki koca koca adamlar, bu ayda yaptıkları sohbetlerde mavi boncuklar dağıtıyor.

Aldıkları transfer ya da maaş beni ilgilendirmiyor, doğal olarak.

Çocuklar güldür, bahar mevsiminde.

Susuz kalan güllerin boynu bükük.

Sapsarı, soluk dünyanın dört bir yerinde.

Efendim, Yemen’de her gün toprağa düşüyor, bu güller.

“Uzaktır” demeyin, etrafınızda muhtaç insan yok mudur?

Bir dönün bakın etrafınıza.

Komşunuzun tenceresi kaynıyor mu?

Nereden bileceksiniz?

Eskiden bacası tütmeyen evler bilinirdi.

****

Şimdi şehirlerde de taşları kaynatan nineler vardır.

Dünyanın dört bir yanında duyulmaz mı, taşların birbirine çarparken çıkardığı ses?

Kulaklar sağır, duymak istemiyor hiç bir zaman…

O sesi duyanlar aç kalsa da bölüşür ekmeğini.

Nefret eder oldum, televizyon ekranlarından.

Saatlerce yemek tarifleri…

Diyetisyenler, akıl veriyor kendince.

Bilirim kimisi iftara yabancı, sahurdan uzak.

Etten, baldan, sütten, cevizden, fındıktan bahseder.

Utanıyorum, kendimce daha neler neler?

****

Bir hurma ile tutulan oruçların yerini hükümdar sofralarını aratmayan yemekler var, çeşit çeşit.

Yanında buz gibi asitli, sodalı içecekler hazmı kolaylaştırmak için.

Açlıktan, oruçtan, nefisten, insanlar arasındaki dengesizlikten, fakirlikten, fukaralıktan, hastalıktan, yaşlılıktan, yetimden, öksüzden habersiz oruç tutmanın sadece kendisini aç bırakmak olduğunu ne bilsin, bilmeyen?

****
Gül, arı, bal, çocuk, tencere, taşlar, nine, dünya…

Ramazan içindeyiz…

Siz on bir aya bakın.

Ramazan’da onlar bir şey bulamadıkları için oruçludur.
.

Ramazan hüzne davetkâr ķılar, kalemi.

Bu Ramazan’da eskisi gibi değilim, açıkçası.

Dünyanın dört yanında silahlar kan kusuyordu, dün.

Bu gün silahların yerini virüs aldı, salgına dönüşen.

Evinde aç ve perişan âileler vardır, ekmek bulduğunda şükreden.

Biliyorum, farkındasınız çoğunuz.

Kendi nefsime hatırlatmak istedim, sadece.

Ramazan mübarektir, amenna ve saddakna!..

Sen, ne âlemdesin nefsim?

Mal, mülk, para, pul, endişe…

Bazen iyi ki virüs var, der gibi bir hal var üzerimde.

Hepimiz öleceğimizden korkuyoruz…

Elbette dünya hayatımız noktalanacak.

Iyi ki ölüm var…

Ne diyordu, küçük kız çocuğu, annesine:

– Cennette çok ekmek var mı? Doyacak mıyız yiye yiye?

Ramazanınız, nefsinize sizi esir kılmasın.

Esarette olmaya gönlünüz.

Diriliş esintileri taşısın, etrafa varlığınız.

Ramazanınız ve Bayramınız bu hâl üzere mübarek olsun.

Unutmaya gelmez, bu demde.

Hatırlatmaya gerek var, kendime ve sadece nefsime:

– Ramazan süresince iyilik yap. Fakat on bir ayda boynu bükük mü kalacak yetimin ve öksüzün? Öleceğini bil ve öyle yaşa. Kim mal û mülk götürmüştür, beraberinde? Bil ki her canlı ölümü tadacaktır!..

Bir çocuk ağlarsa açlıktan, yutkunursa çaresizlikten ana, baba intihar ederse kolu kanadı kırık, insan olmaktan çıkar yüreğim.

Fotoğraf: Şehir Araştırmaları Merkezi Çekimi
Kaynak: Mehmet Ali Abakay
Not: Yazarımızın eski bir yazısından… (admin)

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.