Mehmet Ali Abakay Yazdı: Çeşmeler Bize Ne Söyler?
ÇEŞMELER BİZE NE SÖYLER?
Bir yudum su verdin ise…
Sonrasında ne gelir?
“Bir hastaya vardın ise,
Bir yudum su verdin ise,
Yarın anda karşı ge le
Hakk şarabın içmiş gibi”
Yunus Emre’ye nispet edilen muazzam ifadeler.
Her şehirde, kazada, köyde su ihtiyacını karşılamak için çeşmeler yapılırdı, önceleri.
Kervanların yolu üzerinde çeşmelere rastlandığı gibi, kimi zaman umulmadık mahallerde çeşmeler görülür.
Sadece insan için mi?
Ağzı var dili yok canlılar için de çeşmeler yapılırdı, kuşkusuz.
Suyun olduğu yerde hayatın varlığı, mühür gibi işlenmiştir, tarihimizde.
Neden çeşmeler yapılırdı?
Hayır ve dua almak için mi, sadece?
Tabiattaki dengeyi sağlamak için yapılmaz mı, çeşmeler?
Kurak mevsimlerin olduğu coğrafyalarda bir yudum suyun yerini ne tutar?
Her kesin bildiği şekilde konuyu ele almak gereksiz gibi.
Etrafımızda kaç çeşme kaldı, dünden bugüne?
Sokak başında, mahallede kimi susuz çeşmeler, ne söyler bize?
Çoban Çeşmesi şiirinde Şair, ne söyler?
“Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi”
Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirinde çoban ve çeşme nasıl bir araya gelir?
Şiirin diğer dörtlükleri:
Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi
O zaman başından aşkındı derdi
Mermeri oyardı taşı delerdi
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu
Kerem’in sazına cevap veren bu
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda
Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi
Ne şair yaş döker ne aşık ağlar
Tarihe karıştı eski sevdalar
Beyhude seslenir beyhude çağlar
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi
Bulunduğunuz yerde çeşmeleri araştırın, sorun ve soruşturun.
Kaçının suyu akıyor, kaçının suyu kesik?
Bu çeşmeler neden yapılmış?
Üzerinde kitabesi var mı?
Kitâbesi varsa ne yazdırmış, yazdıranı?
O kitâbeyi, kitâbeleri okuyanı kalmış mı, bugün?
Bir beldede çeşmeler, ilk yapıldığı gibi duruyorsa mesele yok.
Kazada bir kenarda duran, şehirde yapıların arasında kaybolmuş, harap olmuş çeşmeler ne söyler lisân-ı hâlle bize?
Çeşmeden avuç avuç su içen ne hisseder?
O sudan içen diğer canlılar…
Suyun gittiği yere kadar yetişen bitkiler, meyve veren ağaçlar, neyin nesi?
Abdest alınan çeşme…
Sulanan toprak, yeşeren ürün.
Dalında ağacın şakıyan kuş.
Dahası sözü uzatmaya gerek var mı?
Bulunduğunuz mahalde çeşmelere bulmak, kimin tarafından yapıldığını araştırmak görevi olmalı, insanın.
Suyu hayattan uzaklaştırdıkça kaybeden insan olur, tabiata yabancılaşmak olur.
İbrahim’e gagasıyla bir yudum su taşıyan kuş ya da sürünerek giden kertenkele…
Yusuf’un atıldığı susuz kuyu…
Suyun olduğu yerde hayatın varlığı…
Gökten ne yağdı da toprak kabul etmedi?
Bazen baran rahmet olarak indi, gökten bazen Nuh Tufanı’nda gazap olarak.
Niçin çeşmeler yapılırdı, önceleri?
Şimdi kimi çeşmeler görüyoruz ki ne lülesi var ne yalağı…
Çeşmeler, örülmüş taşlarla kör ve sağır.
“Şu çeşmenin haline bak
Su içecek bir tası yok
Kırma kimsenin kalbini
Yapacak bir ustası yok” ifadeleri, bazı yerlerde “Şu dünyanın haline bak/ Sevilecek bir yanı yok” şekline dönüştürülmüştür.
Suyu olmayan çeşmenin varlık sebebi ne ola?
“Su gibi aziz olasın” diyen yaşlılarımız kaldı mı?
Mahalle çeşmelerini canlandırmak lazım.
Bir şehrin çeşmelerinden su akmıyorsa orada hayatın varlığı kuşkulu, bizce.
Bir şehirde çeşmelerin kitâbesi okunamıyorsa orada durup düşünmeli, insan.
Bir şehirde çeşmeden sadece insan mı fayda görecek?
Bir bal arısı, bir serçe kuşu, bir kedi…
Yılan dahi su içerken, kimse karışmazdı, önceden.
Biz, etrafımıza bakalım, çeşmeleri gördükçe.
Onlar, bize aynadır, geçmişe dair.
Onlar, akıyorsa mesele yok.
Suyu akmıyorsa bir çeşmenin, müsebbibi nedir?
Çeşmesi akmıyorsa bir mahalin, orada yaşamanın manası kalmaz.
Çeşmenin ana malzemesi taş…
Çeşmeden akan suyun buluştuğu toprak…
Çobanın sürüyü suvardığı çeşmeler gördünüz mü?
Kervanların vahada su sevincine tanıklık etmiş misiniz, kitaplarda?
Hayatımızdan su çekilince dünyada savaşlar eksik olmayacak, bir türlü.
Mahalle çeşmeleri, sürekli akmalı.
Bunaltan sıcakta yıkanan eller ve yüzler…
Avuçlanan su.
Temizliğin imandan geldiğini belirten Nebî, deniz kıyısında iken dahi suyun israf edilmemesini ihtar edişi.
Bilir misiniz, her yerleşim alanı su kaynakları yanına kurulur.
Savaşlarda su kaynakları korunur, öncelikle.
Ne demeli?
Plâstik şişelere hapsedilmiş suyun özgürleştiği ortamda çeşmeler kıymet taşır.
Çeşmelerin kıymetinin farkında mısınız?
Şehir araştırmalarını yaparken su kaynaklarına bakıyoruz, çeşmeler yerinde ise mesele yok, doğrusu.
Çeşmeler yoksa yerinde durmak, düşünmek lazım.
Kaynak: Mehmet Ali Abakay
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024