Soner Duman Yazdı: Hepimizin Terk Ettiği Bir “Okçular Tepesi” Elbette Vardır!
HEPİMİZİN TERK ETTİĞİ BİR “OKÇULAR TEPESİ” ELBETTE VARDIR!
Uhud savaşını bilirsiniz. Savaşın başında Müslümanlar müşrikleri bozguna uğratmıştı. Derken Müslümanlar içinde bir grup ganimet elde etme sevdasına düşmüş, savaşma konusunda zaaf göstermeye başlamıştı. Peygamberimiz tarafından bir tepeye yerleştirilen ve o tepeyi savaş bitinceye kadar her ne olursa olsun terk etmemeleri istenen okçuların büyük bir kısmı, ganimetten pay alma konusunda geri kalmak istemediler ve emre isyan ederek tepeyi terk ettiler. Savaşta gösterilen bu zaaf ve gevşekliğin ve dahi emre itaatsizliğin faturası büyük oldu. Galip başlanan savaş mağlup bitti. Yetmiş şehit ve bir o kadar da yaralı oldu.
Rabbimiz bu olayı şu şekilde bizlere belirtmektedir:
“Gerçek şu ki, Allah size verdiği sözü yerine getirmiştir. Nitekim O’nun yardım ve izniyle düşmanı kılıçtan geçiriyordunuz. Ne var ki, arzu ettiğiniz zaferi Allah size göstermişken, [ganimet sevdasıyla] gevşekliğe kapıldınız ve [pek çoğunuz Peygamberin verdiği] emre karşı gelerek isyan ettiniz. O sırada kiminiz dünyayı tercih etmişti. Kiminiz de ahireti tercih etmişti.” (Âl-i İmran 3/152)
Bu âyet; komutanları Hz. Peygamber, askerleri sahabe-i kiramdan oluşan bir ordunun, nasıl olup da müşrikler karşısında yenildiğini anlatıyor!
Demek ki dünya derdine düşmek, Allah’ın ve peygamberin emirlerini yerine getirme konusunda gevşemek, emirlere isyan etmek her şeyi tersine çevirebiliyor, planları alt üst edebiliyor.
Bugün Müslüman bireylerden bütün bir ümmete kadar hepimiz, ya terk etmememiz gereken bir takım tepeleri terk etmenin ya da yaklaşmamamız gerekirken meyvelerini yediğimiz ağaçların faturasını ödüyoruz.
Gazze’de, bir avuç onurlu Müslüman dışında bütün bir ümmet olarak okçular tepesini terk ettik.
Bireysel hayatlarımızda kimilerimiz namaz tepesini terk etti. O tepeye haftada bir, yılda iki defa uğrar oldu. Kimilerimiz camilerden oluşan tepeleri terk ettik. Cumadan Cuma’ya, bayramdan bayrama o tepeyi ziyaret ettik.
Kimilerimiz oruç tepesini terk etti. Ramazanın başında ve sonunda birkaç gün o tepelere uğrayan, diğer zamanlarda tepeden uzakta duran milyonlar var şimdi…
Kimilerimiz düzgün ve helal yoldan çalışma tepelerini terk ederek kul hakkı ağaçlarının meyvelerinden yedik.
Kimilerimiz kılık ve kıyafetlerimiz konusunda İslam’ın ölçülerinden oluşan tepeyi terk ettik. Artık neyi, nasıl giyeceğimize karar verirken âlemlerin Rabbine ve O’nun elçisine değil, reklamlara ve modaya bakar olduk.
Kimilerimiz Kur’an tepelerini terk ettik. Kur’an’ı dinlerken âdeta derdest olan kalplerimiz şarkıları dinlerken bir acayip mest oluyordu.
Evet… Bizler, kimi zaman yaklaşmamamız gereken ağaçlara yaklaşarak yasak ağaçların meyvelerini yedik. Kimi zaman da terk etmememiz gereken tepeleri terk ederek başka vadilere indik.
Mağlubiyetimizin galibiyete, zilletimizin izzete dönmesi yasak ağaçlardan uzaklaşıp bize emredilen tepelere geri dönmektedir.
Rabbimiz yasaklardan uzak durmayı, emredilenleri yapmayı ve böylelikle zahmetten rahmete, zilletten izzete yeniden kavuşmayı nasip eylesin.
Kaynak: Soner Duman
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024