Recep Mesut Yazdı: DOBRİÇ (Dobrich)
DOBRİÇ (Dobrich)
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşında Hacıoğlu Pazarcık Rusların eline geçti ve Berlin Antlaşmasıyla yeni kurulan Bulgaristan Prensliğine dahil edildi. Bu prenslik bağımsız devlet değildi, diplomatik ilişkilerde Osmanlı Sultanına bağlı sayılıyordu. Büyük elçi atayamaz ve diğer ülkeler elçilik açamazdı. Sofya başkent seçilmiş ve burada sadece süzeren devlet olan Osmanlı İmparatorunun komiseri bulunuyordu. Diğer devletler ancak konsolosluk veya ticari temsilcilik açabiliyorlardı. Bulgaristan’ın bağımsız ülke olması 30 yıl sonra, 1908’de gerçekleştirilmiştir. Fakat iç işlerinde serbest tasarruf edebiliyordu. Nitekim kuruluşundan 4 yıl sonra bazı şehirlerin adlarını değiştirdi. 10 Şubat 1882 tarihinde Hacıoğlu Pazarcık da “Dobriç” oldu. Yörenin Dobruca adından ve tarihi şahıs Despot Dobrotiç’ten (Gagauz beyi) esinlenmişlerdi. [Güney Bulgaristan’da Dobriç adında bazı köyler de vardır].
1882 – 1913 : DOBRİÇ ismini taşıdı
1913 – 1940: BAZARGİC oldu. İkinci Balkan Savaşında Romanya Bulgaristan’a saldırmış ve Güney Dobruca’yı da kendine katmıştı. Pazarcık kelimesinin Rumence yazılışıydı.
1940 – 1948: DOBRİÇ ismine dönüldü, çünkü Güney Dobruca Bulgaristan’a geri verilmişti.
1948 – 1990: TOLBUHİN oldu. Bir Kızılordu Mareşali olan Fyodor İvanoviç Tolbuhin vefat etmişti. Bulgaristan’daki komünist iktidar yalakalık yaparak hemen bir Sovyetler askeri komutanının adını bir
il merkezine yakıştırdılar. Mareşal Tolbuhin Stalingrad’ta çarpışmış ve Alman ordularını geri püskürten geniş bir cephenin (Ukrayna cephesinin) komutanı olmuştu. Romanya’yı işgal ettikten sonra, 8 Eylül 1944’te Bulgaristan sınırına Dobruca topraklarından girmiş ve bir gece Dobriç kasabasında konaklamıştı. Ertesi gün Bulgaristan, kurşun atmadan teslim olmuş ve komünistler ellerini kollarını sallayarak idari mevkilere oturmuşlardı (9 Eylül 1944).
1990 – : DOBRİÇ üçüncü kez şehrin adı oldu ve halen devam ediyor. Demokratik Bulgaristan bir komünist mareşalin adına tahammül edemezdi ve 19 Eylül 1990’da kararname ile değiştirdi. Fakat trafik plaka numarasını değiştirme mecburiyeti olmadığı için İlin plakası halâ “Tx” geçiyor (Tolbuhin’in Kiril alfabesinde kısaltmasıdır)). Zaman zaman Edirne sokaklarında rastlıyorum.
Komünist iktidar yıllarında Tolbuhin olağanüstü büyüdü ve sanayileşti. Ben ilkokulda iken 24,000 nüfuslu idi. 15 yaşımda doğduğum şehirden ayrılırken 32,000 olmuştu. Komünist dönemin sonunda (1989’da) 108,000 nüfusa ulaştı ve Bulgaristan’ın 9. büyük şehri oldu. Türklerin zorunlu göçü ve Avrupa Birliğinde serbest dolaşım hakkı şehrimizi küçülttü – 83,000 (2019).
Bayındırlık faaliyetleri adına şehir merkezini yıktılar, geniş bir meydan açtılar, çok katlı binalar diktiler iki şeritli tranzit yollar genişlettiler. Benim okuduğum Türk Mektebini kapattılar, teneffüste koşturduğumuz avlusuna Bulgar Mektebi dikmişler. Şehrin kuzeyini uçsuz bucaksız Türk Mezarlığı sınırlıyordu. Taşları atmışlar, mezarları kazmışlar (sözde başka bölgeye taşımışlar, fakat sahipleri artık yoktu) ve çok katlı bloklarla doldurmuşlar [Babamın, dedemin ve bütün akrabaların mezarları artık yok]. Anneannem 20 cami hatırlıyordu, ben 10 cami sayabiliyordum. Kala kala ibadete açık tek cami (Hacı Osman Camii) kalmış. Eski Cami, Çarşı Camisi, Üç Odalar Camii, Saray Mahallesi Camii, Göçere Mahallesi Camii, Mezarlık (Çingene) Camisi yok artık. Tekke Camisinin minaresini yıkmışlar ve Müftülük yapmışlar, Her gün çeşmesinden su içtiğim kurnası da akmıyor artık.
Balkanların kaderi hep böyledir. Şehri imar ederler, meydan açarlar, yol geçirirler ve Osmanlı eserlerini bir bir yok ederler.
Kaynak: Recep Mesut
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024