Muhammet ALTAYTAŞ Yazdı: EDİRNE YILDIRIM BAYEZİD CAMİİ (1399/1400)

EDİRNE’DE YAŞAYAN OSMANLI CAMİLERİ – 3

YILDIRIM BAYEZİD CAMİİ (1399/1400)

Yıldırım Bayezid Camii, Kapıkule yolu üzerinde Yıldırım Bayezid Mahallesi’nde bulunmaktadır. Hala ayakta olan en eski cami olan Yıldırım Bayezid Camii, 1414 yılında yapılan Eski Cami’den de eskidir. Bu sebeple kendisine “Edirne camilerinin ağababası” da denilmiştir. Yıldırım Bayezid Camii 1396 ile 1399 veya 1400 yılları arasında Niğbolu Savaşından elde edilen ganimetlerle dördüncü Osmanlı hükümdarı I. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Malum 1396 tarihindeki Niğbolu zaferiyle Niğbolu kalesi önünde Macar kralı önderliğindeki Haçlı ordusu kesin olarak mağlup edilmiştir. Osmanlı sultanları zaferleri kutlamak üzere gösterişli taglar yapmak yerine insanların istifade edeceği hayır kurumları, külliyeler camiler yapmayı tercih etmişlerdir. İşte içerisinde cami, tabhane, aşevi/imaret ve hamam bulunan ve Edirne’de inşa edilen ilk külliye olan Yıldırım Bayezıd külliyesi aynı zamanda Niğbolu zaferini hatırlatan bir anıt konumundadır. Benzer şekilde Üçşerefeli Camii İzmir’in fethinden (1426), İkinci Bayezid Külliyesi Kili ve Akkirman fetihlerinden (1484), Selimiye Camii ise Kıbrıs’ın fethinden (1571) alınan ganimetlerle inşa edilmiştir.
Hizmetin sürekliliğini sağlamak üzere de bu yapılar için vakıflar kurulmuş, Edirne’de ikamet eden gayrimüslimlerden alınan cizye vergisi de buraya bağlanmıştır. İlk olması sebebiyle “Eski İmaret” olarak adlandırılan bu külliye 1877/78 Osmanlı-Rus harbine kadar bütün kurumlarıyla halka hizmet vermeye devam etmiştir. Maalesef savaşta imaret ve hamam bölümü harap olmuş yalnızca cami günümüze kadar ulaşmıştır. Aslında günümüzde Yıldırım Mahallesi olarak bildiğimiz “Mahalle-i İmaret-i Yıldırım Han” da bu külliyenin etrafında gelişmiştir. Sonuncusu 2005 yılında olmak üzere cami hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde onarım görmüştür.
Edirne’nin fethinin 1361 yılında I. Murat tarafından gerçekleştirildiği dikkate alınırsa ilk yapılan camiin 1399’da yani 38 yıl sonra yapılmış olması ve Edirne’de I. Murad’ın yaptırdığı hiç cami bulunmaması, bazı sanat tarihçilerini bu camiin I. Murad’ın yaptırdığını iddia etmeye sevk etmiş ise de tarihi veriler bu iddiayı geçersiz kılmıştır. I. Murad’ın Edirne’de yaptırdığı sarayı 1365/66 yıllarından itibaren kullandığı düşünülürse, 24 yıl sonra 1389 Kosova Savaşında şehit oluncaya kadar I. Murad’ın ve akabinde Yıldırım Bayazid’in Cuma namazlarını nerede kıldıkları merak konusu olmuştur. Edirne’de fetih gününden itibaren Kaleiçinde kiliseden devşirme iki camiin mevcut olduğu hatırlanınca bu soru cevabını bulur. Halebiye Camii ve Kilise Camii olarak bilinen bu camiler 1752 yılındaki Edirne depreminde harap olmuş ve bir daha onarılmamışlardır. Kiliseden devşirilmiş ve vakfiyeleri bulunmayan bu camilerin enkazı yakın zamana kadar Kaleiçi’nde durdu.
Yapı, düzgün kesme taş, düzgün olmayan kesme taş ve tuğla kullanılarak yapılmış kubbeli bir camidir. İç tezyinat ve hatları da dikkate değerdir. Camiin doğusunda etrafı taş duvarlarla çevrili, iki bölümden oluşan bir bahçe yer almaktadır. Cami tarafındaki küçük bölüm şadırvanlı avlu olarak değerlendirilmiştir. Minare caminin güneydoğu köşesinde beden duvarı üzerine inşa edilmiştir.
Yıldırım Bayezid Camii küçük bir orta kubbenin etrafında haçvari dört tonozdan oluşmaktadır. Bu sebeple camiin Kiliseden çevrilmiş veya kilise temelleri üzerine inşa edilmiş olduğuna dair görüşler ileri sürülmüşse de, yapılan mühendislik araştırmalarında bu yönde bir bulguya rastlanmaması bu görüşü temelsiz bırakmıştır. Yüksek Mimar Ekrem Kadri Ayverdi, araştırmalarına dayanarak Yıldırım Cami’nin bir kilisenin bir kısım kalıntı ve duvarlarından yararlanılarak yapılmadığını, yapıya dair toprak üstündeki bütün işaretlerin yapının tamamıyla Osmanlı eseri olduğunu gösterdiğini tespit ettiğini, temelinin bir kiliseye ait olduğu yönündeki görüşlerin de isabetsiz olduğunu ifade etmiştir.
Cümle kapısının iki tarafında bulunan tabhanelerin duvarları ve ocakları zengin bir çini dekoru ile kaplı olduğunu kaynaklar yazmaktadır. Caminin yanında şadırvan ve imaret de var ise de 1877 senesinde Rusların Edirne’yi istilası sırasında imaret tamamen yanmıştır. 1877–78 Osmanlı – Rus harbi yıllarında Ruslar camiyi erzak deposu olarak kullanmışlardır.
Edirne’de ilk imaret olması sebebiyle “Eski İmaret” diye adlandırılmıştır. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, mahalledeki daha sonra yapılan Gazi Mihal camiindeki “Orta İmaret”, II. Bayezıd Külliyesi’ndeki ise “Yeni İmaret” olarak isimlendirilmiştir. “Küpeli Camii” olarak da adlandırılmasına neden olan Küpe şeklindeki asılı taşlar da Rus istilasında yok olmuştur. İmaretten günümüze sadece bir baca ulaşabilmiştir. Dış avlunun kuzeyinde yer alan baca tuğladan geniş bir kemer üzerinde iki adet havalandırma deliğine sahip, üç kademeli bir yapıdır.
Cami külliyesinde bulunan I. Murad’ın oğlu Ahmed ile adı bilinmeyen diğer bir şehzadenin gömülü olduğu şehzadeler türbesinin 1910’da yıkıldığı bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği hamam günümüze ulaşmamıştır. (Fotoğraflar şahsımıza ait olup cami hakkında verilen bilgilerde daha ziyade Prof. Dr. Recep Mesut Beyin “Yıldırım Bayezıd Camiinin Gizemi” başlıklı makalesi ile Ender Bilar’ın derlemelerinden istifade edilmiştir.)
Kaynak: Muhammet ALTAYTAŞ

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.