A..balaban Yazdı: MUHARREM…
Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinin Hz. Ömer’in halifeliği döneminde takvim başlangıcı olarak kabulüyle Muharrem de hicrî yılın ilk ayı olmuştur.
Müslümanların kültür atlasında
Muharremin, zamen skalasında bir ay olmaktan başka renkleri vardır ve bu renklerin özünde hürmet ve fazilet tohumları bulunmaktadır.
Mesela Osmanlı’da bu aya girildiğinde devlet erkanı padişahın huzuruna çıkarak tebriklerini sunar ve padişahtan “muharremiyye” denilen hediyeler alırlar ve aynı şekilde kendi maiyetindekilere de hediyeler verirlerdi.
Şairler Muharrem şiirleri yazardı.
Tekke ve camilerde ‘muharremiyye’ okunurdu.
Muharrem’i yas olarak yaşayanlar da vardı elbette. Bu gelenek taziye törenleri, yas merasimleri, maktel-i Hüseyin türü eserlerin okunması şeklinde bugün de devam ettirilmektedir.
Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-suadâ adlı eserinin okunmasının da güzel bir Muharrem geleneği olduğunu ifade etmeyeliyim.
Bugün 1 Muharrem,
Böyle bir giriş yapsam da Medine-i Münevvere’de, tam da ‘Yeşil Kubbe’ye müteveccih Nabi’yi duya duya bir Muharrem tebriği yazmak bir gelenek aktarımından başka manalar ifade ediyor benim için.
Mekke- Medine arasını hızlı trenle gelirken, yol boyunca ’hicret’i yeniden yeniden yeniden okudum.
Sevr’in dik yokuşunda nefesi daralan, yarı yoldan dönen arkadaşlarımızı hatırlayıp
canım Rasulullah’ın ve yol arkadaşının yürüyüşünü ve onların nezdinde arkadaşlığın anlamını yeniden yeniden düşündüm.
Kim nasıl anlarsa anlasın,mağara önünde varlığını- yokluğunu tartışadursun ben güvercini, örümcek ağını ‘la tahzen innallahe maana’ ayeti ile anladım.
Hicret yolunun meşakkatini düşündükçe gönlümü ‘Su Kasidesi’ ile suladım.
Biz Medine’ye varmak üzereyken ve güneş gecenin koynuna yürürken ‘Talaa’l bedru aleyna’ okudum güneşe.
Niyet hadisi zihnimde cirit atıyordu.
‘Ameller niyetlere göredir…Kimin hicreti neye ise o. ‘ diyordu.
İlk mescid için Efendimizin elleriyle taş taşıdığını düşündüm mesela, kibrinden yanına yaklaşılamayanlarla birlikte.
Konukluk tercihiyle kimseyi incitmemek için devesinin yularını boş bırakmasını düşündüm,
bu ne zarafet bu ne ince siyaset ya Rabbi dedim, şükrettim şükredebildiğimce.
Bir Muharrem tasviri yap ey nakkaş deseler, hangi kağıda resmedebilirim ki bunları ve dahasını.
Mekke’de, Harem’de, tavafta, sayda bizi serinletenleri, gül sularıyla ferahlatanları, bardak bardak zemzemi eliyle ikram eden görevlileri, hasta olanlara, ayağı yara bere alanlara hemen oracıkta acil müdahale edenleri,
Arafat, Müzdelife, Mina’ da yorulanlara el-ayak olanları, şişe şişe su dağıtanları gördükçe,
Mescid- i Nebi’nin avlusunda, yerin sıcağı ayağımı yakmasın diye, seccadesini ve çantasından çıkardığı mandalinayı ( bu 2. mandalina ikramı): ısrarla bana vermek isteyen yarı felçli kadını,
ve daha nice güzelliklerin ruhunu bir kağıda nakşetmeye gücüm yeter mi?
Türkiye zelzeleden dolayı hüzünlü, kardeşlerimizin hüznü sebebiyle biz de hüzünlüyüz diyen Pakistanlı, Hindistanlı kardeşlerimin kardeşlik ruhunu nasıl nakşedebilirim kağıda, söyleyin bana.
Mevzu Muharrem iken buraya nereden mi geldik?
Muhareme hürmet babından elbette.
Buyrulur ki Muharrem Allah’ın ayıdır.
Yeryüzü yürüyüşünü
kardeşlik hukukuna ve bilcümle ‘hak’ka riayetle yürüyenler, bu meyanda
Muharremimizi tebrik eder, muharremiyelik olarak Yeşil Kubbe’nin nazarında demlenmiş dualarımı gönderirim.
Baki selamlar.
Kaynak:A..balaban
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024