Mehmet Ali ABAKAY Yazdı: KİTAP DEĞİL KAĞIT SATMAK YAZARLIK SANILMIŞ!..

KİTAP DEĞİL KÂĞIT SATMAK YAZARLIK SANILMIŞ!..

Malûm, her ay başında kitap almak, eksik gördüklerimizi tamamlamak istiyoruz. Kaldığımız şehir, sahafların olduğu bir şehir değil. İstanbul, Ankara, izmir, Bursa değil, yaşadığımız il.

Yayın evlerinin olmadığı şehirde kitabı, üzeri fiyatla mecburen, mecburiyeten AVM’lerde bulunan kitapçılardan alıyoruz, diğer bir kaç kitabevinde kitaplar olmadığında.

Bize göre kitabın yeni olması, eski olması önemi değil. Biz, kitabı okumak için aldığımızdan, kitabın şekli şemali önem arz etmiyor. Aldığımız kitap, yorgun ise elimizden geldiğinde onarımını yapma bizim için zevktir, hastaya doktorun ihtimam göstermesi gibi.

Ülkemizde gazeteler çözümü sanal ortamda bulmuş. Vatandaş gazete almıyorsa sanal ortamda gazete okusun amacıyla köşe yazıları, haberler bir bir verilirken, kimi gazeteler e-gazete yayınlamayı düşünmüş.

Kitap satışlarının gittikçe düştüğü ortamda e-kitap, çözümü gündeme gelmiş. Vatandaş, az bir ücretle teknolojik yenilikle kitap okuyacakmış!..

Kitapçılardan birine uğradım, en azından bir kaç kitap almak için. Kitapların fiyatlarından yana sitemim yok, aslında. Üzüntüm kitap adına kâğıt satılması. Alımlı kitap kapakları ve ilginç, çekici isimler.

Bu kitapların kaç baskı yaptığı üzerinde yazılı. Eğer her baskısı 250 ise kapağında 4. Baskı yazıyor. Tek bir seferde yapılan 1000 adet, adeta dört basım görmüş gibi. Siz, kitabın 5000 adet basıldığını düşünün 20 Baskı söz konusu. Hoş kapaktır, sadece değişen, değişecek olan.

Biz de onlarca kitap yayınlayan biri olarak halen 1. baskıda duruyoruz, her bir kitap 1000 adet basılmış.

Uğradığımız kitapçıda giriş kısmında 5 TL üzeri fiyatlı kalın kalın kitaplar var. Basımları genelde 2013-2014 ve hatta 2015. Demek, bu kitaplar, istendiği gibi talep görmemiş.

Yazdığımız kitaplar, öyle hacimli değil, kendi halinde bir kalemiz. kendi kendimize bastığımız kitapları dağıtıma sunmak bir eziyet, kitapçılar kitaba mesafeli. % 60 indirimden bahsediliyor, kitap verilince parası satılırsa takdim ediliyormuş. Hayret ki hayret!..

İmza günü düzenlenirse mekân sahibine ayrıca komisyon verilmesi gerekiyormuş. Evlere şenlik!..

Katıldığınız yerel fuarda size verilen stand, ulusal yayınevlerinin çok gerisinde, kişinin uğraması mucize sapa noktalarında.

Yerel yönetimlerin desteği yok, resmî makamlar oldukça soğuk.

İmzalayıp gönderdiğiniz yerlerden ses-seda yok.

Kitaplarınızı bin bir zahmetle yazıyorsunuz, yerele dair bilgi-belge-fotoğraf… Dizgisini siz yapıyorsunuz. Sayfa düzeni ve kapak sizden. Basım masrafını siz üstleniyorsunuz. Dağıtıma verme imkânınız yok. Kitapçılar, duyarsız. Şehrini sevenler, referans olmadan almıyor.

Siz, ağzınızla kuş tutarsanız, mümkün değil. Yazdığınız kitaplarınız emsallerinden daha üstün. İsim yapmadığınız için eliniz-kolunuz bağlı.

Sizi eleştiren eleştirene. Yok kâğıt kalitesi, yok kapak iyi değil, yok sayfası az, yok faturası olmalı…

Bir şehri ele alan, kitaplarında işleyen bir yazar, bir şair destek görmesi gereken yerde köstekleniyorsa, öne çıkarılması istenmiyorsa yeni eserler kaleme alması söz konusu olabilir mi?

Ellinin üzerinde eser vermiş bir yazar dostumla konuştum,sitem dolu:
– Hocam, holdingler, bankalar, kimi yayın evlerinin kurduğu dağıtım şirketleri bizi bir kaşık suda boğuyor.

Akademisyen olan yazarın çalışmalarından kimini okuyan biri olarak, aynı sıkıntıyı biz yaşamıyor muyuz?

Kitapçıya bakarken ödüllü yazarlara yöneldim. Çok temiz, renkli basımlı kitaplar yok satıyormuş.

Kimi polisiye-cinayet romanları, almış başını gidiyormuş.

Gazetelerin kitap ekleriyle kimi dergilerde tanıtımı yapılan kitaplar elde kalmıyormuş. Özellikle televizyonlarda bir iki haber, yetiyor liste başı olmaya.

Sahi biz kendi halimizde ayda en çok 100 kitap satınca, yeni çalışmaya maddî kaynak sağladığımız için sevinenler, kimin umurunda?

Elimde iki çanta dolusu kitap. Her kitaptan onar adet. Yedişer istenmişse, kütüphaneye bırakmam da söz konusu. Gelen mesajla tutanağı tutularak teslim edilmesi gerekiyormuş, yayınımız olduğu için.

Memura bu kitaplardan yedişer adet vermem gerektiğini söylüyorum:

-84 kitap…Her biri yedişer adet.

-Diğer takımlar?

Onları kütüphaneye bağış için getirdiğimi söylüyorum:
-Bu kitaplar, okurlarınız için.

Yasa koyucu, yedi adet kitabı, yayıncıdan-basımcıdan alırken ücret ödemiyor.

Kitapçıdan ayrılırken satılanlara bakınca elim boş dönüyorum, kapıdan.

Tanıdık bir ses:

-Hocam, kitap işi nasıl?

“Çok iyi “diyorum, kendisine, ” Kitap istediler, o kadar elimde yok.”

Kirli kirli gülümsemenin yerini ciddiyet alıyor:

-Desene almadığımıza pişman olduk!..

Bir dost, paylaşım yapmış, bir yazarın iletisine :

-50 kitap aldık, sizi bekliyoruz.

Dostumuz, elli kitap alacak, arkadaşından. Biz, kendisine ücretsiz kitap vermiştik.

İlginç bir kitap görmüştüm, geçen sene. Kapağı oldukça güzel hazırlanmış, yazarının adı yazılı. Fakat, kitabın içinde bir kelime bile yok.

Bu kitaptan bir adet satın almıştım. En azından basılı olanlara göre daha inandırıcı bir kitaptı, bu.

Bomboş sayfalar…

Adeta günümüzde kâğıt satın alıyoruz, kitap yerine.

Araştırmacıların çalışmalarını yok sayanlara karşı kitap yayınlamaya devam ediyoruz, inadın bir murat olduğunu ispat için.

Bu ülke insanını kitap okumaktan alıkoyan sebepler sadece yoksulluk değildir.

Hiç düşündük mü?

Kitapla dirilecek insanlık!..

Onun için yazıyoruz. Yazdıklarını söyleyenler kitap okuyuncaya kadar, bilgisi sanal ortamdan ibaret olanlarla televizyon başında uyuklayanlar uyanıncaya kadar.

-Bir kitap alır mısınız?

-Ben hazır kahve istemiştim, yalnız.

-Efendim, biz kitap alana kahveyi bedava veriyoruz.

-Fakat kahve istemiştim.

-İyi ya kahve içseniz fiyatı 10 Lira, kitap alırsanız kahveyle beraber 10 Lira!..

Böyle bir yer açılmalı ve biz, ileride kitap+kahve aynı fiyata diyeceğiz.

***
Yeniden kitapla dirilmeye, kendimizi bulmaya ve geçmişle bu günü bir araya getirip geleceğe güvenle bakmaya efendim…
Kaynak: Mehmet Ali ABAKAY

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.