Ali Süzen Yazdı: İnsan Kalitemiz Yeterli Değil, Maalesef!
İnsan Kalitemiz Yeterli Değil, Maalesef!
‘Uyanık’ tabir edilen bir insan tipimiz var, sayıları az da olsa.. Bu tipler, hak hukuk tanımaz. Onlar için hak, sadece kendi çıkarlarıdır. Kuyrukta sıra bekleyenlere saygı duymazlar, hatta onları, affedersiniz, enayi yerine koyalar ve fırsat kollayarak en öne veya yakınına geçmek için fırsat kollarlar ve amiyane tabirle ‘yama’ yaparlar. Kul hakkı diye bir şey onların lügatinde yoktur.
Bir arkadaşım anlattı, biraz önce bizzat şahit olduğu olayı.. İstasyon mahallesi Migros Kavşağında şehre giriş istikametinde araçlar çift sıra ışığın yanmasını beklerler. Bir de sağa dönüş için sıra vardır ve orası genelde tenhadır. Şehir Merkezine doğru gidecek ‘uyanık’ sıra çoksa sağa sapılacak kulvardaki kuyruğa girer ve ışık yanınca sağa sapmaz, direksiyonunu kırarak şehir merkezine doğru ilerler. Aklı sıra ‘uyanıklık’ yapmıştır ve bunda bir sakınca da görmez!
Peki, sen bu durumda ne yaptın, diye sordum arkadaşıma. Çok kızdım, kendimi aptal yerine konmuş gibi hissettim, dedi. Başka, dedim. Her sorumlu vatandaşın yapması gerekeni yaptım, tabii ki dedi. Nedir o, diye tekrar sordum. Ne olacak, az ilerde aracımı sağa çekip park ettim ve 155’i arayarak o ‘uyanık’ın plakasını verdim ve ‘tehlikeli araç kullandığını, trafik kurallarını ihlal ettiğini’ ihbar ettim.
İşte, meselenin püf noktası burası saygıdeğer okur!
İHBAR ETMEK!
İyi de bizde buna pek iyi gözle bakılmaz, öyle değil mi?
Ben ‘muhbir’miyim?, deriz.
Ben muhbirlik yapmam, deriz.
Çok matah bir şey yapıyormuş gibi.
Bazılarının öve öve bitiremediği Batı’da bu çok normal hatta vatandaşlık görevidir ve herkes kendini buna mecbur hisseder ve en önemlisi de asla k ı n a n a m a z!
Çünkü, herkesin başına bir polis bir jandarma bir zabıta… memuru dikemezsiniz. Her vatandaş bir polistir, jandarmadır, zabıta… memurudur ve anında ilgili merciye ihbarını yapar. İlgili merci de vatandaşın ihbarını doğru kabul ederek gereğini yapar. İhbar olunan, aksini ispat etmek zorundadır. İspat edebilirse ceza düşer…
O zaman bizler de mantalitemizi bu yönde değiştirmek zorundayız ve çocuklarımızı böyle yetiştirmek durumundayız.
Trakya Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyelerinden çevreci İspanyol Begonya Rodriguez’i çoğunuz duymuşsunuzdur. Neredeyse her hafta bir etkinlik düzenleyerek nehir kenarlarında, piknik alanlarında gönüllü öğrencileriyle atık maddeleri toplarlar, çevre temizliği yapar, farkındalık oluşturmaya çalışırlar.
Bir sohbet sırasında sordum kendisine, Begonya, bu çevre hassasiyeti nereden geliyor, diye.
Aileden,dedi. Ben küçükken ailecek pikniğe gider ve çevre temizliği de yapardık.
Biz çocuklarımıza nasıl örnek oluyoruz?
Onlara ‘çevre bilinci’ verebiliyor muyuz?
Verebilsek zaten Begonya bizim çöplerimizi, plastik atıklarımızı toplamak zorunda kalmazdı, değil mi?
Kaynak: Ali Süzen
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024
Çok doğru tespit
Teşekkürler hocam