TÜ’den “Cumhuriyetin 100. Yılında Balkan Savaşlarını Yeniden Düşünmek” Paneli
“CUMHURİYETİN 100. YILINDA BALKAN SAVAŞLARINI YENİDEN DÜŞÜNMEK” PANELİ DÜZENLENDİ
Edirne’nin kara günlerini temsil eden Balkan Savaşlarının 110. yıl dönümünde, Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, “Cumhuriyetin 100. Yılında Balkan Savaşları’nı Yeniden Düşünmek” konulu panel gerçekleştirildi.
Balkan Kongre Merkezi Senato Salonu’nda düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılında Balkan Savaşları’nı Yeniden Düşünmek” panelinde, Balkan Savaşlarının dünü ve bugünü ele alındı. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunması ile başlayan programda, Balkan Savaşları Sergisi Film Gösteriminin ardından açılış konuşmalarına geçildi.
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nurten Çetin, Balkan Savaşları’nın, Cumhuriyet’e giden süreçte en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
Prof. Dr. Nurten Çetin: “Edirne’nin bu kara günleri, Türk ulus inşa kimliğinin ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır.”
“Ulus devletin şahsında Balkan Harbi, yaşanan tüm acılara ve felaketlere rağmen büyük bir öneme sahiptir. Savaşla birlikte yaşanan gelişmeler ile demografik yapıda meydana gelen gelişmeler, Türk toplumunun milli birlik ve beraberlik duygularının zirveye ulaşmasını sağlamıştır ve millet olma bilincinin tüm açıklığıyla gerçekliğe çıkmasına büyük katkı sağlamıştır. Tarih boyunca birçok farklı din ve etnik unsurlara ev sahipliği yapan Edirne, bu dönemde tarifsiz acılar yaşamış ancak Edirne’nin bu kara günleri, Türk ulus inşa kimliğinin ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır. Nitekim bu savaş sırasında oluşturulan yurt cephesi düşüncesi, milli mücadelemiz döneminde organize bir biçimde sürdürülmüştür. Balkan Savaşları, yine 100. yılına eriştiğimiz Türk-Yunan nüfus mübadelesinin ilk adımını oluşturması açısından ayrıca özel bir önem taşımaktadır. 1912 yılında Balkanlı devletlere karşı aralıksız olarak işleyen bu mücadele 1. Dünya Harbi’nin akabinde Milli Mücadele döneminde Yunanistan’a karşı, tüm emperyal güçlere karşı sürdürülmüş ve 30 Ağustos zaferinin meyvesi olan Lozan Antlaşması ile taçlandırılmıştır.”
Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu: “Edirne, Balkanlarda yaşanılan acılardan en büyük payı almıştır.”
Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Edirne’nin geçmişte kahramanlıklar ve zaferlerle dolu günlerin yanı sıra son yüzyılda büyük acılar yaşadığını belirterek, “Edirne, başkent olduktan sonra çok büyük fetihlere, zenginliklere vesile olmuş, büyük bir medeniyetin kurulmasında temel taşı olmuş önemli bir şehirdir. Ancak Edirne aynı zamanda, Osmanlı’nın özellikle son döneminde, yurt edindiği Balkanların büyük savaşlarla, işgallerle zor duruma düştüğü dönemlerde en büyük acıları da yaşamış bir şehirdir. Bu acının en emsalsizi, en benzersizi şüphesiz Balkan Savaşları’dır. Yerli ve yabancı pek çok araştırmacı da burada yaşanılan acıları dile getirmiştir. Bu acı günleri iyice hatırlamak ve unutmamamız gerekiyor. Hafızayı diri tutmak, her alanda güçlü olmak, bir ve beraber olmak çok önemli. Bu gibi etkinler de bunun için bir fırsattır. Biz büyük bir imparatorluğun parçası olduğumuz için acılarımızı genellikle saklarız. Edirne, Balkanlarda yaşanılan bu acılardan en büyük payı almıştır. Türkiye toprakları içerisinde en çok şehidimizin yattığı yer Edirne’dir diye düşünüyorum. Bu acıları bilerek bu topraklarda yaşayacağız. Ancak çok daha güzel ve mutlu günlerin müjdesinin de yine bu topraklarda verileceğini düşünüyorum. O yüzden tarihimizi iyi bileceğiz. Yapılan yanlışları, hataları tekerrür etmesin diye öğreneceğiz. Bir olacağız, beraber olacağız ve o güzel geleceğimizi hep beraber inşa edeceğiz. Bu toplantıyı organize eden değerli hocam Prof. Dr. Nurten Çetin’e, bilgileri ile katkı sağlayan kıymetli hocalarıma ve siz değerli katılımcılara teşekkürlerimi sunuyor, bu mukaddes toprakları bize vatan kılan tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.” ifadelerini kullandı.
Panel, açılış konuşmalarının ardından bilimsel oturumlar ile devam etti. Balkan Savaşlarında yaşanılan acıların ve zorlu savaş koşullarında verilen mücadelenin anlatıldığı panelde “Balkan Savaşları’na Dair Meseleler ve Değerlendirmeler” ile” Balkan Savaşları’nın Askerî Boyutu” başlıkları altında iki ayrı oturum düzenlendi.
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu moderatörlüğündeki “Balkan Savaşları’na Dair Meseleler ve Değerlendirmeler” başlıklı birinci oturumda Öğr. Gör. Dr. Tarık Sarıoğlu, “Balkan Savaşları Öncesinde Osmanlı Birliklerinin Terhisi Meselesi”, Doç. Dr. Aziz Tekdemir “Osmanlı Ordusu’nun Balkan Savaşları’nda Kullandığı Ulaşım Araçları Üzerine Bir Değerlendirme”, Prof. Dr. Nurten Çetin “Balkan Savaşları’nın Türk ve İslam Dünyasındaki Etkileri”, Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay “Balkan Savaşları ve Kiliseler Meselesi” ve Arş. Gör. Dr. Hakan Şallı “Edirne’nin Kara Günü 26 Mart 1913: Geçmişten Günümüze Anma Törenleri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Nurten Çetin moderatörlüğündeki “Balkan Savaşları’nın Askerî Boyutu” başlıklı ikinci otumda Doç Dr. Bülent Yıldırım “Balkan Savaşları’nda Bulgar Ordusunda Makedonya-Edirne Gönüllüleri Kolordusu ve Taşnak Ermeni Bölüğü”, Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Güner “Balkan Savaşları’nda Savunma Sistemi Olarak Edirne Tabyaları: İnşa Süreci ve Mimarisi”, Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın “Edirne Müdafii Şükrü Paşa” ve Yüksek Lisans öğrencisi Esranur Demircan “Edirne Merkez Hastanesi” konusunda bilgiler paylaştı.
Panele Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, Uzunköprü Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Enver Erdinç Dinçsoy, Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç Dr. Gökhan Ilgaz, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nurten Çetin, Dış İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Rifat Gürgendereli, Edirne Barosu Başkan Vekili Aygün Ulubey Ergüden, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Etkinlik kapsamında ayrıca, “Balkan Savaşları’nda Edirne” sergisi açıldı.
Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılında Balkan Savaşları’nı Yeniden Düşünmek” paneli, iki ayrı oturumla sona erdi…
Balkan Kongre Merkezi Senato Salonunda düzenlenen ve iki oturumdan oluşan panele alanında uzman 9 akademisyen katkı sağladı. Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu moderatörlüğündeki “Balkan Savaşları’na Dair Meseleler ve Değerlendirmeler” başlıklı birinci oturumda Öğr. Gör. Dr. Tarık Sarıoğlu, “Balkan Savaşları Öncesinde Osmanlı Birliklerinin Terhisi Meselesi”, Doç. Dr. Aziz Tekdemir “Osmanlı Ordusu’nun Balkan Savaşları’nda Kullandığı Ulaşım Araçları Üzerine Bir Değerlendirme”, Prof. Dr. Nurten Çetin “Balkan Savaşları’nın Türk ve İslam Dünyasındaki Etkileri”, Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay “Balkan Savaşları ve Kiliseler Meselesi” ve Arş. Gör. Dr. Hakan Şallı “Edirne’nin Kara Günü 26 Mart 1913: Geçmişten Günümüze Anma Törenleri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Nurten Çetin moderatörlüğündeki “Balkan Savaşları’nın Askerî Boyutu” başlıklı ikinci oturumda ise Doç. Dr. Bülent Yıldırım “Balkan Savaşları’nda Bulgar Ordusunda Makedonya-Edirne Gönüllüleri Kolordusu ve Taşnak Ermeni Bölüğü”, Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Güner “Balkan Savaşları’nda Savunma Sistemi Olarak Edirne Tabyaları: İnşa Süreci ve Mimarisi”, Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın “Edirne Müdafii Şükrü Paşa” ve Yüksek Lisans öğrencisi Esranur Demircan da “Edirne Merkez Hastanesi” konularında bilgiler paylaştı.
Öğr. Gör. Dr. Tarık Sarıoğlu: “Terhis meselesi, önemli bir sorun ancak ordunun mağlubiyetinin tek etkeni değil.”
Öğr. Gör. Dr. Tarık Sarıoğlu, “Balkan Savaşları Öncesinde Osmanlı Birliklerinin Terhisi Meselesi” başlıklı sunumunda, Balkan Savaşları öncesi askeri terhislerin bir kısmının zorunlu olarak yapıldığı, bir kısmının ise çeşitli nedenlerden kaynaklı olarak dönemin hükümetlerinin aldığı kararlar neticesinde gerçekleştiğini belirterek, “İster zorunlu olsun, ister şartların döneme göre değerlendirilmesi olsun Balkan Savaşları öncesinde orduda dengeleri bozan bir mesele olduğu ortadadır. Balkanlarda dörtlü bir ittifakın kurulduğu dönemde askeri birliklerin sayısının azaltılmasına neden olan bu gelişmeler, savaşın kaybedilmesine doğrudan etki ettiği şeklinde görüşler, genellikle savaşın kaybedilmesinden sonra önemli isimlerin çeşitli değerlendirmelerinden kaynaklanmaktadır. Terhis meselesi tabi ki önemli bir sorun olmuştur. Ancak ordunun mağlubiyetinin tek etkeni bu değildir. Buradaki en büyük sorun Balkanlardaki hareketliliğin ve gelişmelerin görmezden gelinmesidir.” dedi.
Doç. Dr. Aziz Tekdemir: “Balkan Savaşları’nın kaybedilmesindeki önemli sorunlardan birisi de ulaşım araçları ve bu güzergâhlardaki yolların bozuk olmasıdır.”
Doç. Dr. Aziz Tekdemir “Osmanlı Ordusu’nun Balkan Savaşları’nda Kullandığı Ulaşım Araçları Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı konuşmasında ordu için gerekli nakliyatın yapılacağı şose ve demiryollarının yetersiz ve bakımsız olması olduğunu belirtti. Savaş sırasında kara, deniz ve demir yollarının kullanıldığını belirten Doç. Dr. Aziz Tekdemir, “Özellikle mevsimin sonbahar ve kış aylarına denek gelmesi nedeniyle kara yoluyla savaş bölgesine gönderilen mühimmatlar çamura saplanmış, buda büyük bir nakliye sorunu oluşturmuştur. Demir yolu ve deniz yolunda ise kazalar, seferlerin aksaması gibi sorunlar yaşanmıştır. Kısacası Balkan Savaşları’nda nakliye büyük bir sorun olmuştur.” dedi.
Prof. Dr. Nurten Çetin: “Balkan Savaşları’nda Osmanlı toplumu, önemli bir dayanışma örneği sergiledi.”
Prof. Dr. Nurten Çetin “Balkan Savaşları’nın Türk ve İslam Dünyasındaki Etkileri” adlı sunumunun başında Osmanlı toplumunun önemli bir dayanışma örneği ortaya koyduğunu söyleyerek, arşiv belgelerinden, dönemin kaynaklarından ve haberlerden yola çıkarak Balkan Savaşları’ndaki dayanışma ile ilgili örnekler sundu. Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Müslümanların Balkan Savaşı’nda Türk ordusu ve halkının içinde düştüğü duruma kayıtsız kalmayarak maddi ve manevi destek sağladığını ve savaş sırasında tüm Müslümanların vatan savunmasına hazır olduklarını belirten Çetin, “Ülkede binlerce kişi askeri kadroya girmek için gönüllü oldu. Savaş kararı alındıktan sonra gönüllüler aktif bir şekilde savaşta rol aldılar. Anadolu’da cephede savaşan askerler için seferber oldular. Birçok yerde Müdafaa-i Milliye Cemiyetleri kuruldu. Yine bugün Kızılay olarak bilinen Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin aktif olarak faaliyetlerini görmekteyiz. Donanmaya Müdafaa-i Milliye Cemiyeti burada çok aktif olarak yardımların toplanmasında rol aldığını görüyoruz.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay: “Balkan Savaşları’nın kaybedilmesindeki tek sebep kilise ve mektepler meselesi olamayacağı gibi sebepler arasında saymak da yanlış olacaktır.”
Dr. Öğr. Üyesi Bülent Atalay “Balkan Savaşları ve Kiliseler Meselesi” adlı konuşmasında Balkan Savaşları’nın sebepleri ile bu sebeplerde kilise ve mektepler meselesinin yansıması hakkında bilgiler paylaştı. Balkan Savaşlarının kaybedilmesindeki faktörleri sıralayan Bülent Atalay, Balkan Savaşları’nda Osmanlı ordusunun güçlü olmasına rağmen iyi yönetilememesi ve ordu-siyaset ilişkisinin savaşın kaybedilmesindeki önemli faktörler olduğunu ifade etti. Bazı araştırmacıların Balkan devletlerinin birleşmesinde İttihatçıların çıkardığı Kilise ve Mektepler Kanununun etkili olduğunu öne sürmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Bülent Atalay “Balkan Savaşları’nın kaybedilmesindeki tek sebep kilise ve mektepler meselesi olmayacağı gibi sebepler arasında saymak da yanlış olacaktır.” dedi.
Arş. Gör. Dr. Hakan Şallı: “Yaklaşık olarak 21 yıl boyunca 26 Mart anma etkinlikleri bireysel çabalarla yürütülürken, 1934 yılında kurumsal bir organizasyon haline geldiğini görüyoruz.”
Arş. Gör. Dr. Hakan Şallı “Edirne’nin Kara Günü 26 Mart 1913: Geçmişten Günümüze Anma Törenleri” adlı sunumunda Edirne’nin kara günü 26 Mart’ın nasıl hatırlandığı ve hangi pratiklerle ön plana çıktığına dair bir konuşma gerçekleştirdi. Dönemin gazete haberlerinden örneklerle yaptığı sunumunda 1935 yılına kadar 26 Mart’ın nasıl anıldığını anlattı. Şallı “Yaklaşık olarak 21 yıl düzenlenen 26 Mart anma etkinlikleri bireysel çabalarla yürütülürken, 1934 yılında kurumsal bir organizasyon haline geldiğini görüyoruz. Edirne Belediyesi, orta mektepler, halkevinin işin içine katıldığını görüyoruz.” dedi.
Doç. Dr. Bülent Yıldırım: “Ermeni komitecilerin amacı, Doğu Anadolu’da büyük bir isyan çıkartmaktı.”
Doç. Dr. Bülent Yıldırım “Balkan Savaşları’nda Bulgar Ordusunda Makedonya Edirne Gönüllüleri Kolordusu ve Taşnak Ermeni Bölüğü” adlı sunumunda Bulgar ordusu hakkında bilgi vererek, Taşnak Ermeni bölüğünün Bulgar ordusuna katılması sürecini anlattı. Doç. Dr. Bülent Yıldırım, Taşnak Ermeni Bölüğü’nün Balkan savaşlarındaki asıl hedefi üzerinde durarak “Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelince İstanbul düşme tehlikesi altındaydı. Bu esnada Ermeniler, Doğu Anadolu’da büyük bir isyan çıkartmak istiyorlardı. Türk ordusu geri çekilirken çok sayıda silah ve cephaneyi geride bıraktığı için Ermeni komiteciler bunları toplayarak, bu kargaşa içerisinde Doğu Anadolu’da büyük bir Ermeni isyanı başlatacaklardı. Bulgarlar da İstanbul taarruzunda başarılı olurlarsa 1. Dünya Savaşı’nda gerçekleştirmeye çalışacakları emellerini belki de Balkan Savaşları’nda gerçekleştireceklerdi. Bunun provasıydı bu. 1906 yılında gizli Ermeni okulunda yetiştirilen komiteciler de Bulgaristan limanlarından Burgaz ve Varna’dan Trabzon’a çıkarılacaktı. Ve bu şekilde Doğu Anadolu’daki Ermeni isyanı başarılı olacaktı. Tabii Bulgarların Çatalca’dan geçmeleri mümkün olmadı ve Ermeni komitecilerin de hesabı tutmadı.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Güner: “Tabyalar, işlevsel olarak İlk Çağ ve Orta Çağ kalelerine benzemelerine karşın mimari özellik ve kullanımları itibarıyla oldukça farklıdır.”
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Güner “Balkan Savaşları’nda Savunma Sistemi Olarak Edirne Tabyaları: İnşa Süreci ve Mimarisi” adlı sunumunda Edirne kuşatmasına sahne olan, sürece şahitlik eden mekânları tanıtarak tabyalar ve işlevi hakkında bilgiler paylaştı. Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Güner “Savunma yapısı olarak tabyalar işlevsel olarak İlk Çağ ve Orta Çağ kalelerine benzemelerine karşın mimari özellik ve kullanımları itibarıyla oldukça farklıdırlar. Kaleler, tüm mimarı detaylarıyla açıkta olduğu halde tabyalar kısmen toprağa gömülü olarak inşa edilmişler ve düşmanın geliş yönünden hemen hemen hiç fark edilmezler. Edirne’de bulunan 24 tabya; sanayi toplumunun inşası gibi nedenlerle izah edilebilecek top teknolojisindeki gelişmeler sonucunda oluşturularak kullanılmış ve Edirne savunmasında rol oynamıştır.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın: “Balkan Harbi’nde ayakta kalan bir tek Edirne şehri idi.”
Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın “Edirne Müdafii Şükrü Paşa” adlı konuşmasında Şükrü Paşa’nın hayatı hakkında bilgiler sundu. Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın, konuşmasının başında Edirne’nin geçirdiği işgallerden bahsederek “Balkan Harbi’nde, Edirne hariç Doğu Trakya’nın işgali çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşti. Bulgarlar, Sırpların da desteğiyle Çatalca’ya kadar ilerlediler. Bir tek ayakta kalan Edirne Şehri idi.” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Veysi Akın konuşmasında, Şükrü Paşa’nı doğumu, eğitim hayatı, görev yaptığı yerler, Edirne’ye gelişi ve buradaki savaş hazırlıkları, savaş yılları ve sonrasındaki esaret dönemi hakkında detaylı bilgiler verdi.
Yüksek Lisans öğrencisi Esranur Demircan: “Askeri ve siyasi hususların yanında sağlık kurumları da çok büyük öneme sahip.”
Yüksek Lisans öğrencisi Esranur Demircan “Edirne Merkez Hastanesi” adlı çalışmasında Edirne Askeri Hastanesi’nin tarihçesi ve mimarisi hakkında bilgi paylaştı. Esranur Demircan konuşmasının başında Balkan Savaşları’nda askeri ve siyasi hususların yanında sağlık kurumlarının da çok büyük önem taşıdığını vurgulayarak, Osmanlı ve Edirne’deki sağlık kurumları hakkında bilgi verdi. Esranur Demircan sunumunda Edirne Merkez Askeri Hastanesi’nin planı, mimari özellikleri, birimleri ve dönemin hastalıkları hakkında da bilgi paylaştı.
Haber MERKEZİ
- CHP Edirne’den Kayyum Tepkisi - Ekim 31, 2024
- Otomobil Bariyerlere Ok Gibi Saplandı - Ekim 31, 2024
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Notlar - Ekim 31, 2024