Mehmet Ali Abakay Yazdı: Şehir Sevdiğiyle Beraberdir

Şehir Sevdiğiyle Beraberdir

“Hayat” dediğin nedir, dünya yaşamında?

Rûh, kafesi açtığınızda mahpus olan kuşun kanat çırpması misali, terk eder, bedeni.

Altından kafesin hükmü olmaz, bilen için.

Dünyanın en kıymetli taşlarıyla da süslenebilir.

Her istenene ulaşabilirsin, içinde.

Gel gör ki bülbül rahat mı, içinde?

Kanatlarıyla unutmamak için uçmayı, çırpınır durur, kendince.

Onun istediği gökyüzünde serbestî olma hali.

Bülbülün çırpınışına aklı ermeyen, geri dönüşünü murad eder.

Altın kafesten kurtulan kayalık bir yere konar.

Ayıplanır, bülbül.

Bunca nimeti geri tepmenin karşılığı bu kupkuru kayalığa değer mi?

Şehirler vardır, altın kafesvarî.

İnsanı kuşatan, sadece istenene teslimiyetle insanın yaşadığı.

Şehirler vardır, onlarca katlı yapılarıyla yalancı cennetlere dönüşen.

Şehirler vardır, insanın kimliğinin kaybolduğu, bilinmezliğe karıştığı.

Şehirler vardır, merhametten uzak.

Şehirler vardır, hayatin gayesinden insanı yakın kılmayan.

Şehirler vardır, insanını tabiattan dûr kılan.

Biz, şehrin sevdiğiyle beraber var olduğunu bildik, aksakallı büyüklerimizden.

Biz, öyle yetiştik, çocukluktan.

” Şehir” tarihti, bizim için.

Şehir, kitaptı.

Şehir, sevgiydi ve saygı idi.

Şehir, merhametti.

Şehir, aç kalanın olmadığı, yoksula kol-kanat gerildiği, şefkat pınarlarından merhametin aktığı menba idi.

Şehir, ilmin öğrenildiği, kalem ehline kucak açtığı, şairin yetiştiği, hem hekim hem filozof olunduğu yerdi.

Şehir, dört bir yandan insanın geldiği, ticaretin merkeziydi.

Şehir, miskinliği kabul etmeyen insanın çalıştığı, alın terinin kurumadan hakkını eksiksiz aldığı yerdi.

Şehir, öksüzün ve yetimin göz yaşının dindiği, ümitsizliğin ümide dönüştüğü, karamsarlığın yerini varoluşa terk ettiği mekânların birlikteliğiydi.

Şehir, aç olanın karnını doyurduğu, evsiz olanın yatacak yer bulduğu, hastanın dermanına parasız kavuştuğu, yolcunun kendini yabancı hissetmediği, kapıların kendisine kapanmadığı, dilini konuşanların olduğu, ibadetini gönlünce yaptığı, iyilik ellerinin meleğimsi dokunuşlarla kimseye fark ettirilmedigi medeniyetin nevş û nema bulduğu hayatın kendisiydi.

Ne oldu da değiştik?

Tepetaklak oldu, dünya.

Halen şehrin sevdiğiyle beraber olduğunu hissediyoruz, ruhumuzda.

” İnsan, sevdiğiyle beraberdir.” der, Hz. Muhammed(as)

Sevdiğimiz şehir ise, neden ayrı düşürüldü bizden sevilen?

Kendimize yabancılaşma neden oldu?

Niçin yememiz, içmemiz, giymemiz, konuşmamız, caddelerimiz, sokaklarımız değişti?

Oturduğumuz evler, neden bize yabancı?

Bu hayata niçin ısınmadı, gönlümüz?

Sorular cevapsız…

Biz, sevdiğimiz şehirlerle beraberiz.

Kişi, sevdiğiyle beraber değil mi?

Bu hâl üzereyiz.

Şehrin içinde şehrin insanını yabancı muamelesine tabiî tutma, altın kafeste hapsedilmeyi özgürlük sayanların hikâyesi.

Biz, şehrimizi ve şehirleri seviyoruz, tüm zorluklara karşı.

Kişi, sevdiğiyle beraberse, biz yaşadığımız şehirle, şehirlerle beraberiz.

Levha: İnsan, sevdiğiyle beraberdir.
El- mer’ü me’a men ehabbe” Hadis-i Şerif

Kaynak: Mehmet Ali Abakay

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.