Prof.Dr. Soner Duman Yazdı: Depremin Hatırlattıkları…
DEPREMİN HATIRLATTIKLARI…
Deprem birkaç gündür kendisini yine bize hatırlattı. Daha önce depreme ilişkin pek çok yazı yazdım, konunun farklı boyutlarına işaret ettim. Bu defa meseleye farklı bir pencereden bakış yapmaya çalışacağım.
Bir benzetme yapalım:
Gökyüzünde irili ufaklı pek çok yıldız görülür. Sabah olup da güneş çıkınca yıldızların hiçbiri kalmaz. Artık, görünen sadece güneştir. İnsan, hayatında büyük bir problem ya da musibet ile karşılaşmadan önce pek çok küçük şeyi dert edinir. Sonra bir gün büyük bir problem çıkar, daha önce dert edindiğiniz her şeyi size unutturur, artık yalnızca onu düşünürsünüz.
Depremi güneşe, diğer dert ve sıkıntılarınızı yıldızlara benzetebilirsiniz. Belirli aralıklarla kendisini bize hatırlatan deprem, ara dönemlerde problem ettiğimiz pek çok şeyi bize unutturarak bir anda gündemin ilk maddesine yerleşiyor. Şöyle bir düşünün: Normalde günlük hayatınızda neleri dert ediniyorsunuz?
Hepimizin normal ve sıradan bir günde dert edindiğimiz şeyler listesinde şunlar mutlaka yer alır: Okulumuzdaki sınavlar, arabamızdaki çizikler, giydiğimiz şeylerin uyumlu olup olmadığı, havanın yağmurlu mu güneşli mi oluşu, salondaki koltukların modeli, sabah ve akşam trafiğinin yoğunluğu, hafta sonu oynanacak maçlar, altının gram fiyatı… Bu listeyi uzatabilirsiniz.
Sonra bir gün, günün bir vaktinde, hiç beklenmedik bir anda deprem oluyor. İnsanlar bir anda neye uğradığını şaşırıyorlar. Binalardan apar topar dışarı çıkanlar, işini yarım bırakarak kendisini bir an önce sokağa atmaya çalışanlar. O an aklınızdaki normal ve rutin problemlerin hepsi bir anda siliniyor. Aklınızda ne arabanızdaki çizik, ne salondaki koltuklar, ne de altının gram fiyatı kalıyor! Bir an can derdine düşüyorsunuz. O anda dilinizden “Bismillah”, “Subhânallah”, “Allahu ekber”, “Lâ ilâhe illallah” gibi ifadeler dökülüveriyor. O anda aileniz ve sevdiklerinizin ne yaptığı aklınıza geliyor. Hemen kendinizi ve onları güvenli bir yere sevk etme düşüncesine kapılıyorsunuz. Derhal aile fertlerine telefonla ulaşmaya çalışıyorsunuz. Yaşadığınız ve içinde rahat ettiğiniz evler bir anda size korkutucu geliyor.
Bir depremle birlikte ne kadar âciz olduğumuzu iliklerimize kadar hissediyoruz. Bir depremle birlikte Allah’a sığınma, Ondan yardım dilemeyi yeniden hatırlıyoruz.
Buradan ne anlamamız gerekir?
Allah dışında her varlık âcizdir, zayıftır, muhtaçtır. Kudretli, kuvvetli ve sonsuz zenginlik sahibi yalnızca Allah’tır. Allah dışında her varlık ölümlüdür, fanidir, gelip geçicidir. Ölümsüz, baki ve sürekli olan tek varlık Allah’tır.
İnsan, günü birlik rutin dünya telaşına kapılarak bu gerçekleri unuttuğu ya da bunlardan gafil kaldığı anda bir deprem, bir gök gürültüsü, bir kuvvetli hastalık bu gerçekleri bize tekrar hatırlatıyor.
Rabbimiz ne buyuruyordu?
“Ey insanlar! Allah’a muhtaç olan sizlersiniz sizler! Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O’dur.” (Fâtır 15)
Bu noktada şunu da hatırda tutmalı:
Allah insana akıl vermiş, tehlikelere karşı tedbir almasını emretmiştir. Nasıl ki yağmur yağarken dışarıya şemsiye alarak çıkıyoruz, nasıl ki güneşli havada güneşin çarpmaması için tedbir alıyoruz, nasıl ki hasta olmamak için mikroplara karşı tedbir alıyoruz, aynı şekilde depreme karşı da tedbir almak gerekir.
Bunun için şehirleri fay hatlarına değil sağlam zeminlere inşa etmeli, binaları sağlam bir şekilde yapmalı, görevliler tarafından denetimler en sıkı bir şekilde yapılmalı, sorumluluğunun gereğini yapmayanlara karşı gerekli hukuki ve cezai tedbirler tavizsiz uygulanmalı, deprem anında nasıl davranmamız gerektiği konusunda uzmanların uyarılarına kulak verilmeli.
Unutmamalıyız ki tevekkülün iki ayağından birisi tedbir almak, diğeri de Allah’a sığınmak, O’na güvenmektir. Tedbir almadan tevekkül olmaz.
Bu vesile ile Gazze’deki Müslümanları hatırlamazsak olmaz. Bizler bir sarsıntıda evlerimizi terk ediyor, kendimizi sokağa atmaya çalışıyoruz. Gazze’deki Müslümanlar aylardır dünya tarihinde eşi görülmemiş bir katliama, bombardımana, zulme, işkenceye maruz kalıyorlar. Her an binalarının tepesinde bir füze patlıyor, binalar, hastaneler yerle bir oluyor. Bizler depremde binalarımızdan çıktığımızda sokaklara, parklara, açık alanlara geçiyoruz. Onların böyle bir şansı da yok. Çünkü hiçbir yer güvenli değil.
Rabbimiz acizliğimizi ve kulluğumuzu idrak etmeyi, hayatımızı Onun koyduğu ölçülere göre yaşamayı, hayatımızda var olan tehlikelere karşı tedbir alarak Allah’a tevekkül etmeyi bizlere nasip eylesin. Bizleri yerden ve gökten gelecek her türlü afet ve musibete karşı muhafaza eylesin, korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail eylesin. Gazze başta olmak üzere dünyanın her yanındaki mazlum ve mağdur kardeşlerimize yardım eylesin.
Kaynak: Soner Duman 28 Şevval 1446 – 26 Nisan 2025 Cumartesi
- Memişoğlu: “Her Anımız Depreme Hazırlıklı Olmalı” - Nisan 26, 2025
- Edirne’de “Balkan Ülkeleri Sağlık- İşForumu” ProgramıAçılışı Yapıldı - Nisan 26, 2025
- Edirne’de Pazar Günü 4 Saatlik Planlı Elektrik Kesintisi - Nisan 26, 2025