İdris Günaydın Yazdı: Mehmet Okuyan’a bir çift sözüm var

Mehmet Okuyan’a bir çift sözüm var
Prof. Mehmet Okuyan, benim fırsat buldukça izlediğim bir ilim adamıdır. Çünkü ben sadece dinlediğim kişinin bilgisine değil aynı zamanda yaşantısına da bakarım. Söyledikleriyle ameli uyumlu mu?

Sayın Okuyan hadisler konusunda da iddia edilenin aksine şöyle bir inanca sahiptir. Hadisleri ne toptan ret ederim ne de toptan kabul ederim. Kur’an’a arz ederim. Kur’an’la çelişiyorsa onu elerim. Çünkü Kur’an’la çelişen bir söz, Hadis olamaz.

Okuyan kader konusunda da Youtube kanalında yaptığı bir konuşmada, aslına uygun bir açıklama yapmış olmasına rağmen bir tarihler nerede olduğunu bilmediğim bir yerde yanlış konuştu veya konuşması yanlı olarak çarpıtıldı ve değiştirildi. Yahut da konuşmanın öncesi sonrası verilmedi.

Konu şu: “Bolu Kartalkaya’da bir otelde yangın çıktı ve yetmiş küsur vatandaşımız yandı. İman sahibi olanlara Allah rahmet eylesin. Olmayan nasibini elemiş demektir. O yangın üzerine Okuyan, “Ne kaderi. Kader mader değil. Düpedüz tedbirsizlik” diyor.

Burada şu açıklamayı yapmıyor veya yaptı ise de konuşmanın bu kısmında yok.

Kader: Allah’ın olacakları önceden bilmesidir. Okuyanın da dediği gibi rolleri dağıtması değildir. Bolu Kartalkaya’daki otel yangınının olacağını Allah’ımızın bilmemesi düşünülemez. İşte kader budur.

Kader Allah’ın olacakları önceden belirlemesi değildir. Belirlerse o zaman o yangının sebebi Allah olmuş olur. Fail de Allah olur.

Madem Allah olacakları önceden biliyor ve oluşumunu kula bırakıyor; öyleyse bu yangından kul sorumludur. O oteli yakan ve bu hale getiren kulun tedbirsizliğidir.

Ama otelin yanması kaderdir. Yani kainattaki olacak olaylar kulun iradesine verilen kısmıdır.

Buna karşılık Allah’ın da bir iradesi vardır. Bakınız bugünlerde Karadeniz Bölgesinde ağaçlar canlandı, yapraklar açtı, tabiat boyandı. Cemre havaya, suya, toprağa düşüyor ve tabiat bir kımıldanışa gebe. Bu Allah’ın iradesiyle oluyor. Bu trilyonca yapraktan birini bile insan yaratamadı.

Allah’ımız Rad Suresi 8. Ayette: “Küllü şeyin ındehu bi mikdar: Onun yanında her şey bir ölçü iledir” buyurarak evrende ölçüsüz bir şeyin olmadığından bahseder. Kader de bir ölçü demektir. Öyle ise otel yangını da bir ölçünün neticesidir lakin bu kulun iradesi sahasında vuku bulmuştur. Ama Allah’ın bilgisinden hariç değildir.

At Koşturanlardan Eşek Koşturanlara

Anlatılır ki; Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethetmezden önce İstanbul içindeki mezhep kavgaları o kadar derinleşmiş ki; “İstanbul’da bir kardinal kavuğu görmekten ise Müslüman sarığı görmeye razıyım” diyecek duruma gelmişler. Sonunda olan olmuş ve Müslümanın sırığını da sarığını da görmüşler.

Neden böyle olmuş?

Bir misal: Bir haçlı seferinde Haçlı ordusu Avrupa’dan İstanbul’a gelmiş ve iki gün İstanbul’da misafir kalmış. O zaman İstanbul Bizans Devleti. İki günde İstanbul’da soyulmadık bakkal, fırın, tecavüz edilmedik kadın bırakmamışlar. İki günde İstanbul teslim olmuş neredeyse ve gittikleri için şükürler etmiş.

Her devirde böyle kurulu düzeni bozan gruplar oluyor maalesef.

Atı kıskandırmak için eşeğe binilmez ama eşeğe de razı ediyorlar, koyuna da…

Bir zamanlar şöyle bir şarkı vardı: “Ey Corc versene borç…” şeklinde. Bu bir şarkıydı ama zamanın ruhunun şuur boşalmasıydı.

Tarihçi Murat Bardakçı, 3 Nisan 2025 tarihli yazısında bundan 117 sene önce olan ve Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han devrine tekabül eden ibretamiz bir tarihi gerçeği anlatıyor. Kısa bir özet şeklinde sunacağım olay şöyle: İngiltere’nin sefiri Osmanlı’ya geliyor. Abdülhamit’e karşı İngiltere’yi demokratik bir devlet olarak görüp, İngiltere’ye yaslanan bizim yerli gavurlar, İngiliz sefirinin trenden inince bindiği arabanın atlarını söküp kendilerini ata koşuyorlar.

Niçin?

Abdülhamit’e muhalif olmak için. Veya daha çok İngiliz muhibbi veya yalakası görünmek için.

Ha attan inip eşeğe binmişsin ha da arabasına kendini koşmuşsun.

Ne kadar da benzeşiyorlar değil mi?

Yani, Türkiye’de Müslüman bıyığı görmektense LGBT görsünler daha iyi.

Kemal Kılıçdaroğlu İngiliz bankerlerden para istiyordu. Hem de uyuşturucu bankerlerinden temiz para. Yani on kişiyle yatmış erkek eli değmemiş temiz kız!

O koltuğa oturan Özgür Özel de İngiltere’den yardım ve destek dileniyor.

Atı kıskandırmak için eşeğe veya arabasına bile binemiyor da yalvarıyor.

Yahu bu kadar mı soya çekim kanunu olur? Bu kadar mı tohumunuz birbirine benzer.

Şimdi neslimiz şu söze nasıl inansın? “Biz CHP’yiz. Biz manda ve himaye kabul etmeyen bir kuşağın çocuklarıyız.”

Gençleri sokağa çağırıyorsunuz nafile, boykot uyguluyorsunuz nafile… Güvendiğiniz mandalar bir deri bir kemik kalmış. Vesselam.

Kaynak: İdris Günaydın

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.